27 Ocak 2015 Salı

Aras'a mektup-2

   Bugün 27 Ocak 2015'de tam 6 aylık oldun bebeğim. Senin olacağını öğrendiğim gün daha dün gibi sanki. Ne ara kalp sesini duydum, ne ara tekmelerini hissettim, ne ara doğdun sen? Birbirimizi tanımaya çalışırken bir baktım yarım yıl geçmiş.
   Her şeyin senin için yepyeni olduğu bu hayatta sana rehberlik yapmaya çalışmak benim için de yepyeni. Bu altı ayda neler yaptık?
   Bu hayatta en çok yapmanı istediğim şeyi, gülmeyi öğrendin. Hep gül bebeğim, hayatta hep seni güldürecek insanlarla karşılaş sen. Hep mutlu ol. Minik ellerinle nesneleri kavramayı, elimi tutmayı, hayata tutunmayı öğrendin. Sımsıkı tut elimi hiç bırakma olur mu? Sonra oturmayı, dönmeyi öğrendin. Yemek yemeyi öğrendin. Yeni tatları keşfetmeye başladın. Kimini sevdin, kimine yüzünü ekşittin. Şimdilik yediğin şeyler elma, armut, havuç, kabak. Daha o kadar çok lezzet var ki tadacağın, öğreneceğin o kadar çok şey var ki... Çok heyecanlıyım senin için.
   Çok seviyorum seni canım oğlum benim.


18 Ocak 2015 Pazar

Elmayla tanışma

   Altıncı aydaki doktor kontrolümüze Aras'ın yüzündeki egzaması nedeniyle biraz erken gittik. Doktorumuz egzamalar için reçetemizi bir de yanında yemek listemizi verip bizi gönderdi. 10 gün sonra aşı için gideceğiz tabi tekrardan. Bir heyecan sardı tabi hemen beni. Bir yandan yeni şeyleri onunla beraber keşfetme hissi beni heyecanlandırırken, diğer yandan 6 aylık emzirme serüvenimizin ardından sanki aramıza yemekler girecek gibi hissettim. Emzirirken onu izlemek en keyif aldığım şeylerden biri. Yine emzirmeye devam edeceğiz ama onun artık farklı besinlere ihtiyacı var tabi ki. 

   Aras'ın yemekler dünyasına adım atışı gerçekleşeceği için hemen hastaneden çıkınca cam rende, mama kaşığı, mama tabağını aldık. 

   Ek gıdaya geçiş için çok farklı şeyler okudum. Etrafımdaki arkadaşlarıma sorunca bir çok doktorun farklı şekilde yol çizdiğini gördüm. Bir yerden başlamak gerekiyor. Kafamı karıştırmadan doktorumuzun önerdiği şekilde elma ile başlamaya karar verdim. Bu ay doymak için yemeyecek zaten Aras. Amaç ona yemeği sevdirmek ve beraber sofraya oturmak anladığım kadarıyla. 

   Bu sabah babasıyla beraber kameramızı hazırlayıp, elma püremizle oturduk Aras'ın karşısına. Direk kaşıkla kendim vermek istemedim. Zaten kaşığı hemen kendi tutmak istedi. Tutar tutmaz kaşığı ağzına götürdü ve ekşimik suratıyla bizi baya güldürdü.


   Sonra biraz da benim uzattığım kaşıktan yedi. Her yediğinde önce suratını ekşitti ama sonra yalanmaya başladı.




   Sonunda biraz daha yemek istedi sanırım ama yiyeceği miktar sadece iki kaşık olduğu için vermedik. Sanırım diyorum çünkü kaşığı oynamak için mi istiyor yoksa elmayı mı sevdi onu ilerleyen zamanlarda anlayacağız galiba.


   Sonuç olarak  elmayla tanışma fena geçmedi. Tabi tatlı olduğu için sevdi diye düşünüyorum.  Darısı tatlı olmayan diğer yemeklere artık.

15 Ocak 2015 Perşembe

Aras'a mektup-1

   Blog yazma hayalim senin sayende gerçeğe dönüştü oğlum. İlerde bir gün belki okumak istersin bunları. Her şeyi hatırlamak çok zor. Şu anda bile ilk doğduğun günlerdeki halini hatırlamak için zorluyorum kendimi. Zaman ne kadar çabuk geçiyor. 
   Bu aralar çıkmaya çalışan dişlerinle pek huzursuzsun ama genel olarak hemen her şeye gülebilen, güldüğü zaman o koca badem gözleri gülen, oturduğunda aşağı sarkacak kadar tombul ve yumuşak yanaklı bıdık bir bebeksin.
   Dişlerin çıkmaya çalışmasının yanı sıra bir süredir doktorunun verdiği ferrum nedeniyle ufak kabızlık problemleri yaşadın. Biz de sendeki huy değişiklikleri nedeniyle uykusuz günler geçiriyoruz. Bir de bu ara dönme ve oturma çalışmaların var. Tam olarak hala desteksiz oturamıyorsun ama dönmeyi beceriyorsun artık tabi bu durumda biz de seni yalnız bırakamaz olduk.
   Artık seni çağırınca ellerini bana uzatıp, heyecandan bacaklarını birbirine vuruyorsun kucağıma alayım diye :). Tabii bu durum çok hoşuma gidiyor.
   Gündüzleri benimle ve anneannenle vakit geçiriyorsun. Hala çalışmaya başlamadım. Zaten seni evde bırakıp nasıl gideceğim çalışmaya. Senin için anneannen tam bir oyun arkadaşı. Sabahtan akşama bıkmak usanmak bilmeden seninle oyunlar oynayıp, şarkılar söylüyor. 
   Akşam baban eve geldiğinde bir heyecan içinde karşılıyorsun onu bayılıyorum o haline. Hemen kucağına alsın seni istiyorsun. 1-2 saat oynayabiliyorsunuz. Senin uyku vaktin geliyor tabi. Akşamları genellikle baban uyutuyor seni. Böylece daha çok vakit geçirebiliyorsunuz.
   Bu günlük bu kadar. Ara ara yazacağım bu mektuplardan.  Çok seviyorum seni bıdık oğlum. 

12 Ocak 2015 Pazartesi

Aras'ın Odası

   Odaları ayırmayı anlatınca sıra Aras'ın odasını anlatmaya geldi. Ankara'da mobilya deyince herkesin aklına Siteler gelir. Sitelerde Kartalcık sokak boyunca bebek mobilyaları satılıyor. Ordaki mobilyacıları gezdik eşimle. Odasını seçmekte çok zorlanmadık. Hem kalitesi hem de farklılığıyla Baby Casati'de resimdeki odayı görünce vuruldum hemen. Nevresim ve yan korumalarını Chakra ve Mothercare'den aldık. Her marka ve modelin yatak, yorgan ölçüleri farklıymış. Ben aldıklarımızdan çok memnun kaldım. Aras bir şey söyleyemiyor şu anda ama yumuş yumuş yatıyor. Özellikle Mothercare'den aldıklarımız biraz daha renkli ve eğlenceli. Saatlerce onlara bakıp tek heceli sesler çıkararak kendince konuşabiliyor.


   Oda geldikten sonra uzun bir havalandırma süreci geçirdi tabi. Ne kadar bebek mobilyalarında özel boyalar kullanılmış olsa bile o yoğun boya kokusu oluyormuş. Sonra yavaş yavaş yerleştirdim dolap içlerini. Daha doğmadan kıyafetlerini sevmeye başlamıştım. O zaman doğacağına bile inanamazken şimdi neredeyse 6 aylık oldu minnak oğlum. 



   Kapı süsünü Mutlu Atölye'ye yaptırdım. Aynı zamanda hastanede de kapı süsü olarak kullandık. Kapı süsünü 4 aylıkken keşfetti Aras, şimdilerde kucağımdayken her kapıdan geçişimizde elini uzatıyor. Ben de her seferinde kapı süsünün üzerindekilerin ne olduğunu anlatıp öyle devam ediyorum yoluma.  
   Aras doğduktan sonra anladım ki bir bebek için en önemlisi sağlıkla doğup, sevgi ve huzur dolu bir ortamda büyümesiymiş. Odası, mobilyaları olmasa da olabilen ama olduğu zaman ayrı bir mutluluk veren  güzel ayrıntılarmış. 

9 Ocak 2015 Cuma

Odaları ayırmak

   Aras'ın 6.ayini doldurmasına 2 hafta kaldı. Uzun zamandır odaları ayırmak fikri aklımdaydı fakat bir türlü gerçekleştirememiştim. Eşim bu konuda benden daha kararlıydı aslında. Ara ara yapabiliriz diye beni cesaretlendirmeye çalışıyordu. Bense Aras daha küçük biraz daha zamana ihtiyacı var gibi bahanelerle kaçıyordum bu konudan. Aslında odaları ayırmaya hazır olmayan bendim :).
   İlk 2 ay resimdeki beşiğinde uyudu Aras. Beşiğin ön tarafındaki parmaklık kısmı açılarak, yatakla bitişik hale gelebiliyor. Piyasada anne yanı beşiği diye bulunuyor. Böylece her an Aras'ı görebiliyor ve elimi uzatınca ona ulaşabiliyordum. Bu beşiği Ankara Kentparktaki Kidycity'den aldık. Ancak içinin süslemesini Tunalı'da Neslihan Moda Evi'ne yeniden yaptırdık. Hamile halimle annemle çıkrıkçılar yokuşunda, Bursa Kumaş Pazarında gezindiğimiz günü unutamıyorum. En yumuşak kumaşı en sevimli olanı bulmak için baya uğraştık ama sonuç güzel oldu.



   Aras'ı bizimle aynı yatakta uyutmadım. Alışmasından ve güvenli olmamasından dolayı korktum bu durumdan. 2. ayından sonra beşiğin öndeki parmaklıklarını kapattık ve yine aynı odada ama yatağımızdan biraz uzakta yatmaya devam etti. 2. ayından itibaren gündüzleri kendi yatağında odasında yatırmaya başladım. Yatağına alışsın istedim. 4 aylıkken bir baktım beşiğine sığmıyor artık. Ablam onu ziyarete gittiğimiz zaman park yatak almıştı. Beşiğe sığmayınca park yatağı kullanmaya başladık tabi yine bizim odamızda.
   5. ay kontrolüne gittiğimizde doktoruyla konuştuk. "3. aydan itibaren bebekler kendi odalarında yatabilir. Annelere zor olmaması için aynı odada yatırın diyoruz, zorlamayacaksa artık ayırabilirsiniz." dedi doktorumuz. İnternette yaptığım araştırmalar sonucunda aslında ben de bu sonuca ulaşmıştım ama bir türlü hazır hissetmiyordum kendimi. Yılbaşı günü annemde kalacaktık. Bunun için park yatağını kendimizle oraya götürdük. O gün yakın arkadaşım ve aynı zamanda İstanbul'da pediatrist olan Öykü ile konuştum. O da artık odaları ayırabileceğimi söyleyince içim rahatladı ve o gün karar verdim odaları ayırmaya. Park yatağı annemde bıraktık. Oraya gittiğimiz zaman Aras rahatça yatabilir artık. 1 Ocakta evimize geldik ve o gece Aras ilk kez kendi yatağında uyudu. Gece hiç huzursuzluk yapmadı. Her zamanki saatlerinde beslenmek için ben onu kaldırdım ve geri uykusuna devam etti. Tabi ben biraz huzursuzdum, kamerasını kurmamıza rağmen bir kaç defa gidip baktım. Aras'ın mışıl mışıl uyuduğunu görünce ondan sonraki geceler rahatladım. Şimdilik sorunsuz bir şekilde odasında yatıyor kuzucuk. Aras'ın beşiğini gördük, odasını da görelim diyebilirsiniz. Bu yazıda anlatırsam baktım çok uzatacağım. En iyisinin yeni bir başlıkta anlatmak olduğuna karar verdim. 

7 Ocak 2015 Çarşamba

Hoşgeldin 2015!

   2014'den 2015'e girerken ablam ve yeğenim yılbaşı tatilini bahane ederek Aras'ı görmek için Antalya'dan Ankara'ya geldiler. En son bayram tatilinde Aras'la beraber onları ziyarete gittiğimizde görüşmüştük. O zaman Aras daha çok minikti. Yılbaşının Aras'ın bu yeni hareketlendiği döneme denk gelmesi çok iyi oldu. Bir kaç aydır tanımadığı insanlara karşı yabancılık çekmeye başlamıştı. Son günlerde bu durumu aştık. Markette, hastanede, restoranlarda gördüğü herkese gülücükler atmaya başladı. Yine de teyzesi ve kuzenini uzun zamandır görmediği için geldiklerinde ağlayabilir diye endişelenirken, bir baktım oğluş oyunlarla gülücüklerle karşıladı onları.
   Bir kaç senedir yılbaşı akşamlarını arkadaşlarımızla beraber doyasıya eğlenerek geçiriyorduk. Bu sene aramıza katılan minnak oğlumuzla beraber önce ailece yemek yedik ardından arkadaşlarımıza gittik. Aras'ı uyutup anneme bırakarak tabi :). Uyuyana kadar bıdık oğlum noel baba kıyafetleri içinde resimlerde gördüğünüz gibi halinden pek memnundu.






   Bir önceki yazımda 2014'ün benim için güzel bir yıl olduğunu anlatmıştım. Benim için güzel bir yıl olsa da aslında ülkemiz ve bir çok insan açısından acılarla dolu bir yıldı 2014. Umuyorum ki 2015 ülkemiz ve hepimiz için daha iyi bir yıl olur.