18 Mayıs günü Roma uçağımız için Sabiha Gökçen Havaalanına gittik. Aras 20 günlükken uçağa binmişti. O zaman hiçbir şeyin farkında olmadığı için kolay bir yolculuk olmuştu. Bu sefer heyecanlıydık. Bakalım uçakta neler yapacaktı. Uçak saatimiz 11'di. Sabah uykusunu uyutmayıp uçağa kadar oyaladık. Umudumuz uçakta uyumasıydı. Uçak kalkmadan emzirmeye başladım. Kalkarken uykuya dalmıştı kuzucuğum :) Yaklaşık 2 saat uyudu uçakta. Biz hem şaşkın hem mutlu tabi. İnerken yemeğini yedi. İlk ciddi uçak macerası başarı ile sonlandı.
12.40'da gibi vardık Roma'ya. Fiumicino havaalanından kalkan tren ile evimize yakın olan Tuscolana istasyonuna gittik. Tuscolana istasyonunda 3 günlük Roma Pass'lerden satın aldık. Bu Pass sayesinde tüm toplu taşıma araçlarına binebiliyorsunuz. Bunun yanında bir çok tarihi yer ve müzeye ücretsiz giriyorsunuz ama bence en önemlisi ve bizim en çok işimize yarayan kısmı bazı tarihi yer girişlerinde sıra beklemeye gerek kalmamasıydı. Yazının ilerleyen bölümlerinde nereler olduğunu paylaşacağım. Yürüyerek daha önceden booking.com yoluyla rezervasyonumuzu yaptığımız evimize ulaştık.
Kapımızın önünde meşhur sokak çeşmeleri |
Ev tam beklediğimiz gibiydi. Aras için park yatak ve mama sandalyesi hazır bizi bekliyordu. Tam tarihi merkezde değil ancak tüm gezmek istediğimiz yerlere tek metroyla ulaşabileceğimiz bir yerdeydi. Ve metro durağı yürüyerek 5-6 dk. mesafede. Evimizin sokağının kesiştiği sokakta pazar olduğunu görünce çok mutlu olduk. Pazar taptaze sebze ve meyvelerle doluydu.
Bizim mahallenin pazarı :) |
İlk gün evin çevresini keşfedip biraz mutfak alışverişi yapıp, hemen italyan pizzalarını keşfetmeye başladık. Ardından her gün ritüele dönüşecek olan gelatolarımızı yiyerek evimize döndük. Aras'a banyo yaptırdıktan sonra yorgunluktan bayılıp uyumuşuz.
2. Gün erkenden dinlenmiş olarak uyandık. Aras'a her zamanki yumurtalı lor peynirli kahvaltısını hazırladıktan sonra hemen Colleseum'un yolunu tuttuk. Metro sabah çok kalabalıktı. Çok zor bindik. Aras'ı arabasından çıkardık. Bir yandan araba bir yandan Aras ve kalabalık korkunçtu. Aras metroda herkese el sallayıp gülücükler atmaya başladı ve o kalabalığın içinde odak noktası olduk bir anda. Aylardır el sallatmaya çalışıyordum. Bir anda elin yedi yabancısına metroda el sallamaya başladı bizim bıdık. Çok komikti. Saat 9'da Colleseum'un kapısındaydık. Ancak o gün Colleseum, Forum ve Palatino'nun 11'de açılacağını öğrenince tatilimizi turla değil kendimiz planladığımız ve Roma için geniş geniş plan yapmış olduğumuza çok sevindik. Başka bir güne kaydırarak planımızı Piazza Venezia'nın yolunu tuttuk. Ardından Pantheon ve İspanyol merdivenlerine gittik. Öğlen yemeğimizi daha önce bir arkadaşımın tavsiyesi ile keşfettiğim Löplöpçüler'in önerdiği La Campana'da yedik. Enginarlı Ravioli, güveçte patlıcanlı parmesan ve yanında kendilerinin yapmış olduğu ev şarabından içtik. Burada mama sandalyesi vardı ama biraz daha Aras'tan büyük çocuklar için daha uygun olur. Biz mama sandalyesine kendi getirmiş olduğumuz Polar Gear Baby'mizi bağladık. Garsonlar çok ilgilendiler Aras'la sürekli oyunlar oynadılar. Bir de oyuncak verdiler Aras'a :) Aras baya şımardı tabi. Masada ne varsa yerlere atmaya çalıştı. En güzeli olmasa da baya güzel bir yemek olarak aklımıza kazındı.
La Campana |
Yemek sonrası tekrar İspanyol merdivenlerinin olduğu yere dönüp meşhur dondurmacı Giolitti'de gelatomuzu yedikten sonra dayanamayıp bir de Pompi'de tiramisu yedik :) Patlama noktasına geldiğimizi görünce Piazza Navona'ya yürüyüp orayı da gördükten sonra eve dönüşe geçtik. Bu sefer metroya rahatça bindik. Aras yine bizi şaşırtarak etraftakilerin dikkatini çekmek için öpücük atmaya başladı. Tarihe notu düştük ilk el sallamadan sonra ilk öpücükte Roma'da oldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder